Chill Out Festival 2013

İstanbul’da yaşayan birçok müziksever için bir cemre tadında olan Chill Out ile yaz resmen geldi sayılabilir artıkJ Festival sezonunun başlangıcı olarak kabul edilen Chill Out Festival Istanbul, Lounge FM 96.0 organizasyonuyla Pazar günü Kemer Golf&Country Club’da gerçekleştirildi. 



Festivalin birçok sponsoru vardı.

Festivalin bu seneki teması “Yeryüzündeki Cennet” ti. Bu yıl 8.si düzenlenen festival aynı mekanda düzenlenen en uzun soluklu festival olarak da biliniyor. Bugüne kadar 50.000’i aşkın müzik severi dünya müziğiyle buluşturan festivalde bu yıl ilk kez havuz alanı da festival mekanı olarak dahil edilmiş ki bence ana sahneden daha bile eğlenceliydi. Havuz tarafında “Red Bull on air” ile herkes fazlasıyla eğleniyorduJ

Dünyaca ünlü müzisyen ve DJ’leri İstanbullularla buluşturan festival, gün boyunca 20’nin üzerindeki performansa 2 ayrı sahnede ev sahipliği yaptı.
Tindersticks headliner…
Festivalin bu yılki line-up’ı da dikkat çekti. Reggea’den caza farklı müzik türlerini bir araya getiren festivalde 12 saat kesintisiz müzik ve eğlence vardı.
Gelin hep birlikte Chill Out Festivali’nde sahne alan gruplara göz atalım;
 
Rock altyapılarını soul ve caz öğelerle birleştirdikleri farklı tarzlarıyla tanınan, bağımsız müzik sahnesinin en önemli gruplarından TINDERSTICKS, MasterCard | Paha Biçilemez İstanbul sponsorluğunda gerçekleştirilen Chill-Out Festival Istanbul 2013’ün headliner’ı olarak İstanbul’a geldi. Yirmi seneyi aşkın kariyerlerine sığdırdıkları dokuz albüm ve etkileyici sahne şovlarıyla Tindersticks, çok uzun bir aradan sonra Türkiye’deki ilk açık hava performansıyla hayranlarıyla buluştu.
 
Festivalde kimler yer aldı?
Kolombiya’nın tropikal müzik mirasını araştırmak, genişletmek ve yeniden düzenlemek adına çıktıkları bu yolda, yanlarına aldıkları birbirinden yetenekli müzisyenlerle grup kuran Quantic ve Frente Cumbiero’nun British Council’in desteğini alarak başlattıkları projesi Ondatrópica, Türkiye'deki ilk performanslarını bu festivalde gerçekleştirdiler.
 
Bossa Nova tarzının öncüleri Nouvelle Vague, modern müzik tarihinin en önemli bestelerine getirdikleri yorumlarla festivalin en eğlenceli gruplarından biri olarak ilgi çekti.  Thievery Corporation'dan tanınan Eric Hilton'ın reggae müziğine yeni bir soluk getirdiği projesi The Archives ve Güney Amerika'nın vokallerinden La Yegros da Türk dinleyicileri ile ilk defa bu festivalde buluşan gruplardan. Acid Jazz akımının yaratıcısı, DJ'lerin DJ'i olarak anılan efsane isim Gilles Peterson, festivali temposu en yüksek anlarına taşımak için yerini aldı.
Festivalin bu sene ilk kez müzik severlere sunduğu havuz başındaki alternatif sahnenin yıldızları ise yeni dönem disko müziğinin önemli isimleri Gigamesh ve Rayko oldu. Bu sanatçı kadrosu içinde ülkemizi temsil etme görevini de Alp Ersönmez'in "Cereyanlı" projesi, Portecho'dan tanıdığımız Tan Tunçağ ile Nada'dan Miray Kurtuluş'un oluşturduğu Mira ve özgün repertuarlarının yanında dinlemeyi sevdikleri her türden parçayı da kendi tarzlarında yorumlayan Rahat üstlenmiş.
Organizasyon Kemer Golf&Country Club’da gerçekleştiği için festivale gelenlerin çoğu bizim gibi arabaıyla gelmeyi tercih ediyor, bu da inanılmaz bir araç park yeri bulma sıkıntısı, konser alanına ulaşma derdi gibi şeyler çıkarıyor, üstelik belli bir noktadan sonra sizi zaten içeri almıyorlar. Ancak shuttle ile gidebiliyorsunuz, ona da binebilmek bir başarı olsa gerek o kalabalıkta. Biz de hemen arabamızı parkedip taksiye atladık, gittiğimiz mesafe 2 km bilemedin 3 km olsun, çakal taksici açmamış hiç taksimetreyi bir e utanmadan diyor ki 15 TL. Kendisiyle güzelce kavgamızı edip indik taksiden, biraz gergin başlayan gün içeri girişimizle sakinleşmeye başladı. Tabi bir de kapıda adımıza olan davetiyemizi teslim almak için Mastercard masasına uğrayıp resmen dövülmekten beter edilmesek de iyi olacaktı. Başta davetiyenin olmadığı iddia eden oradaki sevgili ablacım, yanında bulunan başka birinin uyarısıyla kendine gelerek işimizi halletti. Ama fazlasıyla anti-profesyonel!!Sonunda bilekliklerimizi aldık.
  Neyse içeriye girdikten sonra artık eğlenme vaktiydiJ
Gelelim etkinlikler ve stantlaraJ
Bizi ilk karşılayan Camel oldu. 100.yılı şerefine standa getirdikleri arabayı istediğiniz gibi boyamanıza izin veriyorlardı, oldukça eğlendik, ben en güzelinden bir klasik otomobil yaptımJ 


Sonrasında Vespa standı vardı, Vespa’yla gerçekten bir aşk yaşıyorum, ama halen alıp almamak konusunda netleşemedim, bir yandan deli gibi istiyorum, bir yandan da rahat rahat kullanabilir miyim emin değilim. Ama yine de stand hemen beni kendine çektiJ
Sonra konser alanına ilerledik. Tabi kalabalık inanılmazdı. Herkes çimlere yayılmış, festivalin keyfini çıkarıyordu.


 İlk girişte sağ tarafta Mastercard Lounge’u vardı, pek bir rahat duruyorduJ Sonrasında bir çok stand vardı. GAP Photo Booth alanı kurmuştu ama o kadar kalabalıktı ki beklemedik… Tektekçi yanındaydı, yine kalabalıktan zorlukla uğrayabiliyordunuz.
Tadım’ın standında da uçan balonlar vardı, üstüne istediğinizi yazıyordunuz, böyle saçma şeylerde ne kadar eğlendiğimi anlatamamJ
 
 
 
Sonrasında ise kart dolum alanı vardı. Genellikle festivallerde oluğu gibi nakit kullanımı yoktu. Club Finans ile ortaklaşa çıkarılan Chill Out ön ödemeli kartı almanız gerekiyor.
İstediğiniz kadar tutar yüklüyorsunuz, kalan olursa da yükleme kağıdınızı saklamanız durumunda iade alabiliyorsunuz. Tabi yükleme noktası olarak kurulan tek ve küçük alan inanılmaz kuyrukların oluşmasına ve çok uzun süre beklemenize neden oluyor. Eeee bi daha o kuyruğu beklememek için yüksek tutar yüklüyorsunuz, sonrasında bir de aynı sıraya girmemek için ya abuk subuk şeyler yiyip içip parayı bitirmeye çalışıyorsunuz, ya da bizim gibi amaaan kalsın içinde napalım diyorsunuz. Bu da tabi Finansbank’ın işine gelen bir durumJ
Miju Biju da standıyla Chill Out’ta yerini almıştı, sevimli de cupcake.ler yaptırmışlar misafirleri için.
Stand küçük olmakla birlikte yeterliydi de. Zaten internet sitesinden istediğiniz ürünü satın alabiliyorsunuz. İşte sitesi: www.mijubiju.com
Bu sene festival alanına dahil edilen havuz alanına inebilmek gerçekten marifet gerektiriyordu kalabalıktan. Ama bence kesinlikle en eğlenceli alan da burasıydı. Red Bull on air ile müziklerde süperdi.
Festivalde Engin Altan Düzyatan'ı da gördüm, pek severim kendisini. Kaçırmadım hemen fotoğraf çektirdim:)
Festival boyunca çok kalabalığa maruz kaldık, fazlasıyla sıra bekledik, sıra beklerken delirdik ama bunun yanı sıra da bolcaaa güzel müzik dinledik, yemek yedik, içtik, güzel havanın keyfini çıkardık, ayağımızı çimlere basıp negatif enerjimizi toprağa verdik.
 


Çıkıştaki korkunç shuttle sırasını ise maalesef görmezden gelemeyeceğim. Organizasyon ne kadar iyi olsa da bu tür noktalar gerçekten insanları yorup çileden çıkarabiliyor. Üstelik pazar akşamı oluşu ve sonraki gün işe gidecek olmanın verdiği o korkunç Pazar Sendromuyla birleşince sinirler gerilebiliyor ister istemez. Bunun için bir çözüm bulunması şart.
Yine de bolca eğlendiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz bir gün oldu:)
Seneye Chill Out 2014'te görüşmek üzere...(ya da emin olamadım belki de gitmem:p)
Ö.