Aslında biraz günlük tadında olacak bu yazı benim için, uzun süredir söylemek isteyip de söyleyemediklerimi yazacakmışım gibi hissediyorum.
Amerika'ya geleli 5 ayı geçti ve bu sürede yeni hayatıma ayak uydurmaya çalışırken yine uzak kaldım yazmaktan, onun beni güçlü kılan, motive ve mutlu eden şey olduğunu unutarak. Şu anda Alaska'da Anchorage'dayım. Türkiye'den 5.370 mil yani yaklaşık 8640 km kadar uzaktayım, bir de 11 saat kadar farkla yaşıyorum tabi hayatı. Sizler uyurken uyanıyorum, size iyi geceler derken güne yeni başlıyorum.
Belki dünyanın en güzel doğasına sahip olan yerlerden birindeyim. Ama soğuğuna tahammül edemediğimi tahmin ediyorsunuzdur:) Gelelim beni yeniden blogumun başına oturtan şeye...
Buraya gelmek için vazgeçtiklerimden daha öncede bahsetmiştim, geçen 5 aylık süreçte de mükemmel günlerimiz olduğu kadar çok kötü geçen günlerimiz de oldu. Aslında zaten toz pembe olmasını da beklemiyorduk orası ayrı. Ama bazı yaşananların derin iz bıraktığı da kesin. Bununla birlikte her geçen gün vazgeçtiklerimin ağırlığı biniyor üstüme.
Vegas'ımın kokusunu alamamam, onun o şapşal hallerine tanık olamamam, canımdan öte insanların yaşadıkları büyük kayıplarda bile orada olup ellerini tutamamam, ailemle her konuştuğumda özlemekten delirdiğim halde onlara bunu belli edip üzmek istememem, dünyaya yeni bir varlık getiren ve getirecek olan arkadaşlarımın bu muhteşem duygusunu onlarla paylaşamamam...Evet hepsi fazlasıyla ağır...
Bunca deneyimden sonra, 5 ay içinde bile içimde gizlenen bambaşka bir Özge olduğunu fark ettim aslında. Sınırlarımı böylesine zorlayabileceğimi, hedefime koyduğum şey için böylesine çabalayabileceğimi bende bilmiyordum açıkçası. Buıraya geldikten sonra, daha önce hiç düşünmediğim yepyeni hayallerimin olabileceğini, 30umdan sonrada hayatımda daha da büyük değişiklikler yapabileceğimi pek düşünmemiştim dürüst olmak gerekirse. Ama her yeni gün bana yepyeni fikirler ve imkanlar sunuyor. Şu anda kulağımda kulaklık "Fight Song-Rachel Platten" dinliyorum her kelimesine inanarak...Zor bir dönemdeyim, fazlasıyla yalnız hissettiğim, zaman zaman güçsüz kaldığım, nasıl yeniden kendimi motive edip ilerlemeyi bulamadığım...
Ama ben hayatta hep işaretleri izlemek gerektiğine inananlardanım ve komik belki ama en zor anlarımda hep bir şekilde bileğimden hala çıkarmadığım "Pozitif Tutum" bilekliğim gözüme çarpıyor, bunun ruhumun derinliklerine işlediğini ve onu ordan çıkarmam gerektiğini biliyorum, o yüzden de her zamankinden daha dik ayakta durduğumu fark ediyorum, sadece ruhum daha ağır, daha yorgun. Belki de güneşi fazla görmediğimden bu huysuzluğum! Güneş enerjisiyle çalışan bir bünyeye sahip olduğunuzda böyle sonuçlar ortaya çıkabiliyor haliyle:) Sadece güneşi hatırlamam gerek yeniden..
Yazmak iyi geliyor bana demiştim ya, dökülen birkaç cümle bile hafiflememe yetti aslında. Daha da mutlu hissedeceğim kesin. Çünkü gün doğuyor, her seferinde yeniden...Ben vazgeçtim bugün doğmayacağım mesela demiyor. "Gün" gibi olacağım bende! Her gün yeniden doğup, hedeflerim, yeni hayallerim için daha çok çalışacağım...
Sadece çok özledim, hepinizi gerçekten çok özledim...Bir kısmını da paylaşmak istedim o kadar...
Ö.
PS: Şarkıyı daha önce dinlemeyenler için de paylaşayım:) Sozleriyle tabi..
Like a small boat
On the ocean
Sending big waves
Into motion
Like how a single word
Can make a heart open
I might only have one match
But I can make an explosion
And all those things I didn't say
Wrecking balls inside my brain
I will scream them loud tonight
Can you hear my voice this time?
This is my fight song
Take back my life song
Prove I'm alright song
My power's turned on
Starting right now I'll be strong
I'll play my fight song
And I don't really care if nobody else believes
'Cause I've still got a lot of fight left in me
Losing friends and I'm chasing sleep
Everybody's worried about me
In too deep
Say I'm in too deep (in too deep)
And it's been two years I miss my home
But there's a fire burning in my bones
Still believe
Yeah, I still believe
And all…