BLOGGER BAZAAR 5

Dün Lütfi Kırdar'da Blogger Bazaar 5 vardı. Peki nedir bu Blogger Bazaar? Blogger Bazaar blog yazarları, takipçileri ve markaları bir araya getiren eğlenceli bir etkinlik. İkinci el kıyafet, aksesuar, kırtasiye malzemeleri gibi birçok farklı ürün ile stant sahiplerinin kendi tasarımlarını da bulabilirsiniz. 
Vesta Event ekibinin çalışmaları ortaya güzel bir etkinlik çıkarmış. Radikal, Bonvagon, Molped, BellaMolaCom, BeStyle gibi birçok sponsorun da desteğiyle bloggerların bir araya geldiği, benim de yeni bloglar keşfetmemi, yeni kişilerle tanışmamı sağlayan bir etkinlik oldu. 
En kısa zamanda yeni bir Blogger Bazaar daha istiyorum bu sefer bende stantla yer alayım eğlence katlansın diyorum:)
Etkinlikten kareler sizlerle...

Yesterday there was Blogger Bazaar 5 in Lütfi Kırdar Congress Center. So what is this Blogger Bazaar? Blogger Bazaar is a fun event that brings bloggers, their followers and brands together. You can find second-hand clothes, accessories, stationery and designs of the stand owners if they have. 
Vesta Event team has done a good work. This event provided me to discover new blogs, meet new people Bloggers who came together in this event with the support of many sponsors such as Radikal, Bonvagon, Molped, Bellamolacom. I want a new Blogger Bazaar event as soon as possible. And this time I will also join my my stint and have much more fun. 
Here are the photos from the event...










Birbirinden güzel ve başka bir yerde bulamayacağınız ürünleriyle canımm @pembecida da #bloggerbazaar5 teydi. Siz de benim gibi kırtasiye ürünlerine aşıksanız @pembecida ürünlerinde kafayı yiyeceksiniz. 

My dearest @pembecida was at #bloggerbazaar5 with her beautiful and hard to find products. If you are in love with stationery like I do, you will gone crazy with @pembecida's products. 

Fashion Act1 ile de burada tanıştım. Statement Tshirtlerine bayıldım:) Begüm ve Mine harikalar yaratıyor.
Yonca Ergüner de bu güzel etkinlikle tanıştığım kişilerden oldu. "Yonca Design" bez çantası günün favorisiydi benim için.  

Yonca Ergüner was one of the bloggers I've met yesterday. Her "Yonca Design" bag was my favorite of the day.

Eee tabi bu kadar gezip de kendime bir şeyler almadan çıkamazdım. FashionAct1'den aldığım t-shirt.üm ve Yonca'nın tasarımı bez çantamla en güzel parçaları aldım çıktım:)

And of course I wouldn't leave this bazaar without buying anything. I left with my statement shirt from @fashionact1 and my bag from Yonca Design which were the best pieces:)

Can't wait for the next Blogger Bazaar..


Yazıyorum çünkü...

Yeni yılda aldığım hediyelerin içinde hep defter vardı. Kısacası sevdiklerim bana "Daha çok yaz" mesajı verir gibiydi:) Her yeni defterde mutluluğum daha da artıyordu. Güzel defterlerim aşağıdaki gibiydi.





Onları kütüphaneme yerleştirirken aklıma İskoçya'da gezdiğim mağazalar geldi, özellikle St. Andrews'da gittiğim mağaza kırtasiye ve hediyelik eşya anlamında kendini aşmıştı. Türkiye'de maalesef kırtasiye anlamında her aradığımı bulamadığım için bu mağazaya tek kelimeyle taptım. Bu mağaza Paperchase'di. Ürünleri oldukça renkli ve çeşitli, her türlü ürünü de bulabiliyorsunuz, saatleriniz burada nasıl geçtiğini anlayamıyorsunuz, en azından benim için böyle:) Paperchase'de en sevdiğim ürünleri sizler için fotoğraflamıştım, bakalım beğenecek misiniz?
Konulu ajandalar favorilerim arasındaydı. İçinde de kapak konusuyla alakalı başlıklar ve ünlü kişilerin söylediği sözler yer alıyordu, oldukça ilham verici. 

Özel tarif defterleri de çok eğlenceli, içerisinde çorbalar, makarnalar, salatalar vb. gibi separatörler de yer alıyor.







Paperchase maalesef henüz Tükiye'ye gönderim yapmıyor ama yapacağı günü heyecanla bekliyorum. Yine de ürünlerine bakmak isterseniz internet adresi: www.paperchase.co.uk
Türkiye'de ise D&R'da notelook'un defterleri ve benzer eğlenceli defterler bulabilirsiniz. Örneğin unutulmayanlar serisinde Marilyn Monroe, Audrey Hepburn, Beatles'lı defterler ya da Gone with the wind ve Fight Club gibi kült film afişlerini kapağında taşıyan defterlere sahip olabilirsiniz. 

Yazmak demek, benim için içimi dökmek, deşarj olmak, düşüncelerimi herkesle paylaşabilmek demek. Yazmadan, yazmanın insana ne kadar iyi geldiğini tahmin bile edemez, bilemezsiniz. En kısa zamanda denemeye ne dersiniz?:) Hem güzel bir defter alınca hevesiniz de artıyor benden söylemesi. 

Yeni yazılarda buluşmak üzere,
Takipte kalın.
Ö,




2014 Dileklerim

Yılın son gününe girmeden, her sene olduğu gibi bu senede bir sonraki seneden neler beklediğimi, dileklerimin neler olduğunu yazayım dedim. Aslında çok da içimden gelmiyor...
Nedeni de Michael Schumacher'in şu anki durumu. Dün Fransız Alplerinde kayak yaparken geçirdiği kaza sonrasında başına aldığı şiddetli darbe sonrası komaya girdi efsane şampiyon...
Michael Schumacher çocukluğumun tek aşkı, taptığım insan. Ben çocukluğumda odamın duvarlarını sadece Ferrari ve Schumi posterleriyle donatırdım, öyle boy band veya şarkıcı posterleri olmazdı odamda. O posterlerle fotoğraf çektirip mutlu olurdum. Motorsporlarına özellikle F1'e olan aşkım ondan gelirdi. 2005'te F1 İstanbul GP'sinde hakemlik yaparken paddockta onu yakalama şansım olduğunda ise heyecandan titriyordum. Öyle ki fotoğrafta o beni pek sallamamış olsa da mutluluğum yüzümden okunuyordu. 

Haberi aldığımda ne yapacağımı şaşırmış sadece oturup ağlamaya başlamıştım, biraz sakinleştikten sonra ise artık dua etme kısmına geçtim ve hala da aynen devam ediyor. Durumu hala kritik ve sevenleri olarak beklemekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok maalesef. Kazanmasını en çok istediğim yarışı bu oldu Schumacher'in...
Yeni yılın son gününe girerken, 2014 dileğime de geçmeden önce 2013'ten isteğim en sevdiğim yarışçıyı, çocukluğumun idolünü bizden almaması. 
2014'ten ilk dileğimde haliyle sağlıklı bir yıl olması tabii. Hem benim hem de tüm sevdiklerim için. Sağlık olmadıktan sonra dilediklerimin ya da sahip olduklarımın çok da bir anlamı olmuyor çünkü. 
Neyse gelin kafayı dağıtalım, biraz da eğlenceli şeylerden bahsedelim. Geçen sene 2013 dileklerimi bu yazımda yazmıştım. Ne mutlu bana ki birçoğunu da gerçekleştirmişim. Sıra 2014'te:)
Gelelim 2014'ten dilediklerime;

  • Her sene dilemeden içim rahat etmiyor, Milli Piyango bu sene bana çıksın be artık:) Gerçi bu sefer İstanbul'dan bile bilet almadım, tek piyango biletim Gaziantep'ten aldığım çeyreklik. Bir de ona vururmuş piyango, o zaman şansın dibi olurum işte:)
  • Geçen sene kıçım doğru dürüst yer görmemişken bu sene daha da fazla gezmeyi diliyorum. Yeni yerler keşfetmeyi, farklı ülkelere gitmeyi. Ama geçtiğimiz yaz Las Vegas'a gidememenin bu kadar koyacağını tahmin etmezdim, o sebeple bu yaz planına hemen kendisini ekledim. Bebeğimsiz yapamıyorum:)
  • Geçen sene masterımı tamamlayabilmeyi dilerken bu sene yüksek lisanstan mezun olmuş, şu anda da İstanbul Moda Akademisi "Moda Editörlüğü" öğrencisi olarak, öğrencilik hayatına doyamayan ben, bu seneden Moda Editörlüğü'nü dijital ortamda devam ettirebileceğim, ilk styling deneyimimde çok eğlendiğim bu işi daha da ilerletebileceğim bir ortam yakalayabilmeyi diliyorum. Stylingde de Grunge'a yepyeni bir soluk getirdiğim doğrudur:)
Styling: Özge Çelik 
Saç: Toni&Guy
Makyaj: Make Up For Ever
Kıyafet sponsoru: Morhipo
  • Çizim yapabilmeyi öğrenebilmeyi istiyorum, kendi takılarımı yaptırıp takasım var ama çizimim o kadar kötü ki çizdiğim şeyi anlayabilene aşkolsun:) Yine de sevgilim beni teşvik etmek için her türlü alet edevatımı hediye etti:) Şimdi çabalama sırası bende. 
  • 2013'te 5 ülkeye seyahat etmişim. Fotoğraflarda da zaten seyahatlere nasıl bayılıyorsam artık yüzümde güller açıyor. Görüyorum ve artırıyorum:) Bu sene 2013'ü ezip geçeceğim bir yıl olmasını diliyorum. 
Düsseldorf-Almanya

 Brüksel-Belçika
 Köln-Almanya
 Edinburgh-İskoçya
 Roermond-Hollanda
 Londra-İngiltere

  • Zorla yapmak zorunda olduğum her şeyden kurtulmayı ve yalnızca sevdiğim şeyler üzerine eğilebilmeyi diliyorum. 
  • Vee tabii ki geçtiğimiz sene daha çok vakit ayırmaya başladığım bloguma bu sene apayrı özen göstermeyi diliyorum:)
Uzun lafı kısası, hepimiz için ellerimle yaptığım yılbaşı kurabiyeleri gibi şeker tadında, sevdiklerimizle, mutlu, sağlıklı ve huzurlu geçireceğimiz bir yıl olmasını diliyorum. 
İyi seneler,
Ö.

Photos by: Zeki Batuhan Tuna
                  Özge Çelik

Blue - Roulette Tour Istanbul

"Blue" grubu ergenliğimin taptığım grubuydu. Bilmeyenler için kısaca bahsedeyim hemen. Kendileri 2001 yılında kurulan İngiliz bir gruptur, bir dönem dağılsalar da 2009'da yeniden birleşme kararı almışlardır. 2013 Nisan'ında çıkardıkları yeni albümlerinin de dünya turnesini yapıyorlar bu sıralar. Bir durağı da İstanbul oldu.

BLUE TÜRKİYE'DE!
Türkiye'de konser vereceklerini ilk duyduğumda çığlıklar atıp yerimde duramamıştım. Lee, Duncan, Antony ve Simon gerçekten buraya mı gelecekti yani, bir an içimdeki o ergen beni ele geçirmişti, bu konsere mutlaka gitmeli ve onlara olabildiğince yakın olmalıydım:) Gelin görün ki, iş, okul, voleybol antrenmanları derken biletimi almak gibi ufak bir ayrıntıyı atlamışım. Gerçi çok fazla insan gitmez nasılsa diye bir düşünce de vardı aklımda ve biraz da bu yüzden rahattım, gelin görün ki bilet almak için siteye girdiğimde ilk 2 kategorinin tamamen dolmuş olduğunu gördüm, ee halimi tahmin edersiniz tabi:( Konser öncesi son 5 günümü bir şekilde ilk kategoriden bilet bulmaya çalışmakla geçirdim. Artık tam ümidi kesip arka saflardan kendime bilet alacakken Digitürk'ün o beni dünyaların en mutlu eden tweet.i geldi. Blue Meet&Greet ve konser bileti için açtıkları yarışmayı kazanmıştım ve evet şaka değil, grupla tanışacaktım!Aaaaaaaaaaaaaaaaa dahası olabilir mi:) Resmen Digitürk'ün sloganı bir anda anlam kazandı benim için:) "Hayallerine Dokun" Sen ister ve bu fırsatı bana sağlarsın da ben hiç dokunmaz mıyım hayallerime Digitürk'cüm:)
Cumartesi günü saat 17:30'dan itibaren grupla tanışmak için Zorlu PSM'de yerimizi aldık. 

Bizi bir odaya aldılar önümüzde de basın toplantısı gibi grup için masa hazırlanmıştı, veee dakikalar sonra salona girdiler. Dedim ki Allah'ım heralde kalpten gidicem şimdi:) Neyse sıra bana geldiğinde hemen gittim masa kenarına, utanmadım tek tek hepsini öptüm, bir de selfie yapmayı tabii ki unutmadım. Blue'nun yanındayım ve bunu unutucam, imkansız! :) İşte o müthiş kareler:)



Bir fotoğraf da Digitürk'ten geldi:) Masanın hanım ağası olarak:p
Tabi imzalarını da aldım, hem de Meet&Greet kartıma, daha da bi anlamlı oldu benim için bu sayede:)
Konser kısmı da ayrı müthişti, doymak pek mümkün olmasa da olabildiğince doymaya çalıştım şarkılara ve gruba. 

Bana bu müthiş kareleri çekme imkanı veren Digitürk'e tekrar teşekkür etmem lazım:) 
Eee tabi bir de grubu getiren Zorlu PSM ekibine.
Her şey müthişti:) Mutluluğum da cabası,
Yeni etkinliklerde görüşmek üzere,
Takipte kalın.
Ö,


Yoksa siz hala "Pembecida'" ile tanışmadınız mı?

Instagramda çok severek takip ettiğim, ürünlerine bayıldığım "Pembecida" hesabının sahibiyle tesadüfen tanışma imkanı buldum:) Kendisi dünyalar tatlısı, içindeki çocuk halen yaşayan bir kız annesi. Ondan röportaj talebinde bulunduğumda beni kırmadı ve kabul etti.

Gelin hep birlikte "Pembecida"nın sahibi Begüm Biber Sönmez!i tanıyalım...

Ö: Instagramda severek takip ettiğim, ürünlerine bayıldığım Pembecida'nın arkasındaki yüz kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz? Biraz kendinizden bahseder misiniz?

B: İsmim Begüm, 1977 doğumluyum. Moda tasarım mezunuyum. Ailemin tekstil şirketi vardı, senelerce orada çalıştım. Sonrasında klasik hikaye: evlendim, işi bıraktım. Çocuk mocuk derken tamamen iş hayatından koptum. (diyor ve gülüyor) Evde oturmaktan çok bunaldığım için bir de internet alışverişini çok sevdiğim için sürekli internetten Amerika'dan İngiltere'den alışveriş yapıyorum. Kendi kendime acaba bunu işe çevirebilir miyim dedim. Eşim bu arada kesinlikle dışarda çalışmamı istemiyor, böyle bir durum da olduğu için evde ne yapabilirim diye düşünüp, kendim severek alıp kullandığım şeyleri instagramda bir sayfa açıp satmaya başladım. Sonrasında gittigidiyor'a üye oldum. Gittigidiyor'dan satmaya başladım. 

Ö: Bu fikir nasıl doğdu? Nasıl gelişti? Şu anda süreci nasıl işliyor?

B: Zaten çok aktif bir Instagram kullanıcısıyım. Orada bir sürü insanın bir şeyler sattığını gördüm. Kendi kendime aslında ufak çapta olabilir mi diye başladım. Severek aldığım ürünlerden 5,10 tane fazla fazla alıp koymaya başladım. Başta daha küçük düşünüyordum, en kötü satılmazsa bende kalır dedim. Sonrasında baktım ki insanların ilgisini çekiyor, gerçekten ilgilenmeye başladılar, bir yandan da takipçilerim artmaya başladı. Bu sayede bende işi biraz daha geliştirmeye ve daha çok ürün almaya başladım ve şu anda gayet güzel gidiyor. Hatta bunu şimdi bir kademe atlatmayı düşünüyorum. 

Ö: Cep telefonu kılıfından, cupcake kabına, desenli stickerdan defterlere ve daha sayamayacağım onlarca güzel ürününüz var, ürünlerin hepsi de o kadar neşeli, eğlenceli ve enerjik ki, bunları seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? 

B: Şu anda hem parti malzemeleri, hem kırtasiye ürünleri var. Aslında içimde hep çocuk ruhu var, o nedenle de ürünlerimde hep neşeli, üzerinde çocuk, bebek karakterleri olan  şeyleri tercih ediyorum. Biraz da moda katıyorum tabi içine. Oradan da yakalamaya çalışıyorum. Ama şimdi parti malzemeleri ve kırtasiye olarak ayıracağım onları. Parti malzemelerinde de örneğin biri doğumgünü kutlamak istediğinde, pipetini, ipini, cupcake kabını ve diğer tüm malzemeleri benden alarak parti malzemelerinin tümüne ulaşsın istiyorum. 

Ö: Müşterilerinizden mutlaka geri bildirim alıyorsunuzdur. Bugüne kadar aldığınız yorumlar içerisinde en ilginci hangisiydi? 

B: Aslında hep güzel bildirimler alıyorum ama en güzel diyebileceğim bir geri bildirim hatırlamıyorum. Çünkü gerçekten müşterilerim hep çok teşekkür ediyorlar. Herkese muhakkak hediye gönderiyorum. Buna çok seviniyorlar. Ufacık bir şey dahi olsa gerçekten çok mutlu oluyorlar. 

Ö: Peki şikayetler? Genelde şikayet etmeyi çok seven bir yapımız olduğu için ne tür şikayetlerle karşılaşıyorsunuz, bunlarla nasıl başa çıkıyorsunuz? 

B: Tabi, tabi bu tür dönüşler de mutlaka oluyor. Mesela geçenlerde bir müşterim 10 mt.lik paket iplerinden satın almıştı, ürünün açıklamasında detaylı bir şekilde belirtilmesine rağmen görsellerde paket ipi bobini de bulunduğu için, ödediği bedelin bobin için olduğunu düşünmüş. O nedenle gelen 10 metrelik ip kendisine çok küçük gözüktü ve şaşırdı. Geri vermek istedi, hemen iadeyi aldım. Müşterilerin memnuniyeti de çok önemli benim için.

Ö: Pembecida markası ile birlikte ilerleyen günlerde bizi ne tür ürünler bekliyor? 

B: Dediğim gibi kırtasiye ve parti malzemeleri devam ediyor olacak. Tabi bunları daha da genişletmek istiyorum. Şu anda 3 defter varsa, belki o zaman 5 defter olacak. "Küçük Prens"in çoğu ürünlerini getirmeye çalışıyorum. Parti malzemelerinde de şimdi cupcake vb. süsleme malzemelerini de getirmeye başlıyorum.

Ö: Şu anda size yalnızca instagram hesabından ulaşabiliyoruz ve gittigidiyor mağazasından da satın alabiliyoruz. İlerleyen dönemlerde sizi farklı mecralarda da görebilcek miyiz? Ne tür planlarınız var, öğrenebilir miyiz? 

B: Artık bir kademe yukarı çıkmak istiyorum. Daha fazla kişiye ulaşmak istiyorum. Instagram dışında da bir siteyle anlaşıp ürünlerimin orada satılması gündemde. Görüşmelerim devam ediyor. Şimdilik planladıklarım bu kadar:) 

Ö:Değerli vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkür ederim. Gerçekten tanıştığımıza çok memnun oldum. 

B: Ne demek, bende çok memnun oldum. 

Sonrasında birlikte fotoğrafımızı da çektirdik tabi:)
Veee röportajdan kareler...


Bir de Pembecida'nın bayıldığım birkaç ürününü sizler için fotoğrafladım.






Bu güzel ürünlere ulaşabileceğiniz, iletişime geçebileceğiniz adresler:

Instagram: Pembecida
GG:dukkanlar.gittigidiyor.com/pembecida/
Mail: pembecida@hotmail.com

Haydi takip etmek için daha ne bekliyorsunuz? :)
Yeni ürünler, markalarla tanışmaya devam edeceğiz, takipte kalın!

Ö,